Boşanma Davaları

AİLE NEDİR VE AİLE  HUKUKU TEMELİNİ NEREDEN ALIR  ?

 

Aile denilince aklımıza gelen ilk şey pek tabi ki TDK' da ki anlamıdır. Aile ; "Evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik." Düzenlenmesinden de anlayacağımız gibi toplumun en küçük nüvesi olan aile, aralarında kan bağına dayanan ilişkiden kaynaklı olarak bireylerin bir araya gelmesiyle meydana gelen küçük topluluklardır. Aile hukuku, temelini geçmişten gelen uygulamalar ve toplumların gündelik yaşamlarındaki süregelen alışkanlıkları çerçevesinde temel yapısını oluşturur.

 

Devletler, bu toplulukların bir çatı altında toplanması ile birlikte sağlar arası varlık kazanmış olup uzun süreden beri bu varlığını devam ettirmektedir. Devletler de bir araya gelerek, kendisini meydana getiren topluluklar arasında zaman içinde meydana gelebilecek sorunlara hukuki çözümler sunabilmek için aile hukukunun temel alt kurallarını belirlemişlerdir. Böylece meydana gelebilen ve sonraki süreçlerde de ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözüm yollarına ulaştırabilmek amacıyla belirli kurallar getirilerek sorunlar makul bir sürede çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır.

 

AİLE HUKUKUNUN KAPSAMI NASIL BELİRLENİR ?

 

Aile hukukunun kapsama alanı belirlenmeye çalışılırken temel mevzuatlar göz önüne alınarak her iki taraf açısından hakkaniyet ilkesine aykırı olmayacak biçimde belirlenir. Bunun  için de aile hukukunda temel mevzuat olan TMK hükümlerince aile hukukunun kapsama alanı belirlenmeye çalışılır. Aile hukuku hem evlilik birliği içerisinde taraflar arasında meydana gelen  her türlü uyuşmazlığa hem de evlilik birliği sona erdikten sonra da meydana gelen hak çatışmalarına çözümler bulmaktadır.

 

Boşanma sebebi önem taşımaksızın boşanma gerçekleştikten sonraki 1 yıl içinde karşı taraftan daha az kusurlu ya da kusursuz ise maddi ve manevi tazminat isteyebilmektedir. Sadece anlaşmalı boşanma davalarında anlaşma protokolünde maddi ve manevi tazminat istenmeyeceğine yönelik olarak bir ibare taraflarca anlaşılmışsa daha sonra anlaşmalı boşanma davası sürerken taraflarca tazminat istemi söz konusu olmayacaktır. Açıklamalarımız ışığında evlilik birliği sona erdikten makul bir sürede talepte bulunduğumuz takdirde hak kayıplarımız bu süreçte giderilmeye çalışılmaktadır.

 

AİLE HUKUKUNUN KONU BAŞLIKLARI

 

  • .Aile konutu şerhi konulması
  • .Aile mallarının korunması
  • .Ana baba rızası arama
  • .Analık davası
  • .Ayrılık
  • .Babalık davası
  • .Bekleme müddetinin kaldırılması
  • .Boşanma
  • .Boşanma ve mal paylaşımı
  • .Boşanmadan sonra çılan katkı payı
  • .Boşanmadan sonra açılan tazminat
  • .Çocukla kişisel ilişki kurulması
  • .Evlat edinme
  • .Evlatlık ilişkisinin kaldırılması
  • .Evlenmenin butlanı
  • .Evlenmenin iptali
  • .Evlenmeye izin
  • .Evlilik birliğine hakim müdahalesi
  • .Mal rejiminden kaynaklanan davalar
  • .Menfi tespit
  • .Nafaka
  • .Nişan bozulması
  • .Tazminat davaları
  • .Velayet
  • .Yargılamanın yenilenmesi

 

Aile içinde meydana gelen her türlü uyuşmazlık aile hukukunun konusunu oluşturacak meziyette olduğundan diğer hukuk dallarına kıyasla geniş bir alana sahiptir. Bu yüzden bireylerin aile hukukundan kaynaklı olarak yapması gereken belirli hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır.Taraflar, kendilerine yüklenen yükümlülüklerine uygun davranmak ve sorumluluklarının bilincinde olarak hareket etmek zorundalar. Aksi halde buna katlanmak mecburiyetinde kalacaklardır. Taraflar evlenmeye karar verdikleri gibi pek tabi ki özgür bireyler olduğumuz için boşanmak da isteyebilirler bu da bireylerin en doğal ve vazgeçilmez hakları arasındadır. Taraflar boşanmaya karar verdiklerinde, evlenmeye kıyasla daha aşamalı durumlardan geçerler. Boşanmanın gerçekleşmesini talep edebilmek için kanunda sayılan boşanma sebeplerine dayanılması gerekir. Boşanma her durumda gerçekleşebilen bir hukuki olay değildir kanun koyucunun amacı tarafların her türlü hak kaybına uğramalarının önüne geçmektir.

 

BOŞANMA NEDİR VE NASIL GERÇEKLEŞİR ?

 

Taraflar arasında evlilik birliği TMK hükümlerine göre sayılan belirli şartların sağlanması ile birlikte kurulur. Bu şartlar sağlanmadan evlilik gerçekleşemeyeceğinden evleviyetle boşanma da söz konusu olmayacaktır. Evliliğin kurulabilmesi için gereken başlıca unsurlar şöyledir:

 

1)İki ayrı cinsiyet


2)Taraflar arasında ileri sürülen iradelerin karşılıklı olarak birbirine uygun olması


3)Tarafların 17 yaşını doldurmuş olmaları gerekir.
( İstisnası kanunda yazılmıştır. 16 yaşını dolduran erkek ya da kadın olağanüstü bir sebebe dayanarak hakimin vereceği izne bağlı olarak evlenebilirler. )


4)Yetkili resmi memur önünde açıklanan hukuka uygun irade beyanları olması

 

Bu temel unsurların bir araya gelmesiyle evlilik birliği kurulacaktır. Evlilik gerçekleştikten sonra taraflardan birinin kanunda sayılan sebeplere dayanarak yetkili aile mahkemelerine vereceği boşanma dilekçesi ile birlikte evlilik birliğinin mahkeme tarafından tamamen sona erdirilmesidir. 

 

Mahkeme tarafların ispatladıkları boşanma sebebini incelerken kendisine verilen takdir yetkisine dayanarak boşanmaya ya da ayrılığa karar verebilecektir. Her iki tarafı da dinleyen hakim, tarafların tekrar bir araya gelmesine  kanaat getiriyorsa bu durum da ayrılığa karar verecektir. Ama tarafların tekrar bir araya gelmesine ihtimal vermediği sonucuna kesin olarak hüküm kurumuşsa bu durumda da boşanmaya kesin olarak karar verecektir. Verilen kararla birlikte tarafların birbirinden yollarını ayırmasıyla artık evlilik birliği tamamen sona erecektir.

 

Evlilik birliği kurulurken resmi memur önünde iradelerin açıklanması ile birlikte netice vuku bulduğundan, boşanmanın da gerçekleşmesi yalnızca mahkemeye başvuru neticesinde hakimin vereceği kesin hükümle evlilik birliği sona ereceğinden başka hiçbir resmi kuruma yapılan başvuru kabul edilmeyip reddedilecektir.

 

BOŞANMA DAVASINI KİMLER AÇABİLİR  ?

 

Boşanma davası, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğu için boşanmak isteyen tarafın kendi yazılı başvuru dilekçesi ile beyan etmesi gerekmektedir. Bu durum da kişinin yakınları boşanmanın gerçekleşmesi için başvuru yapamaz. Boşanma davası açılması ve davanın yürütülmesi için kişi isterse bir avukatı da bu konuda yetkilendirebilir. Bu durumda taraflar duruşmaları takip etmelerine de gerek kalmaz. Sadece hakim boşanma davasını karara bağlamadan önce tarafları dinlemek isterse yetkilendirilen avukatın olması yeterli değilidir taraflar da duruşma sırasında hazır bulunmak zorundalar. Boşanma davasını açmak isteyen hak sahibi, dilerse boşanma dilerse de ayrılık kararı istemesine engel oluşturabilecek hiçbir engel şart bulunmamaktadır.

 

BOŞANMA DAVASI SÜRERKEN YA DA SONA SONA ERDİKTEN SONRA TARAFLAR NEZDİNDE GERÇEKLEŞEN HUKUKİ NETİCELER NELER OLABİLİR ?

 

Boşanma davası devam ederken hakim tarafından tarafları korumak amacıyla belirli geçici önlemler alabilmektedir. Özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, mallarının yönetimine, çocukların bakım ve korunmalarına ilişkin başlıca önlemler alarak taraf arasındaki menfaat dengesini kurmaya çalışmaktadır. Somut olaylarda sıklıkla meydana gelen uyuşmazlıklar boşanma davası sürerken aile konutunda hangi tarafın kalacağı ve çocuklara yönelik kararlar olmaktadır. Bu konularda karar verici konumunda bulunan hakim, her somut olayın şartlarını ayrı ayrı inceleyerek hakkaniyet ilkesiyle bağdaşır nitelikte karar vermesi gerekir.

 

Boşanma davası sona erdikten sonra tarafların evlendirmeyle kazandıkları kişisel durumlarını korunur. Şöyle bir örnek vermek gerekirse: 17 yaşında sınırlı ehliyetli olan bir küçüğün evlenmesiyle birlikte hukuki statüsü değişerek tam ehliyetli duruma gelerek tam ehliyetli bireyin sahip olduğu başlıca hukuki işlemleri tek başına yasal temsilcisinin rızasına ihtiyaç duymadan yapabilecektir. Gerçekleşen boşanma neticesi ile hukuki durumu korunacak ve sadece kanunda yazılan başlıca yaş şartları dışındaki diğer hukuki işlemleri tek başına yapabilecektir. Ancak evlenmeden önce eşinin soyadını alan kadın, evlilik birliği sona erdikten sonra kocasının soyadını kullanmasına herhangi bir menfaati bulunmamasıyla evlenmeden önceki soyadına dönecektir.

 

BOŞANMA DAVALARINI OLUŞTURAN KONULAR NELERDİR ?

 

Türk Medeni Kanununda sayılan boşanma sebeplerimiz iki alt başlığı ayrılmaktadır.


1) Özel boşanma sebepleri  


2) Genel boşanma sebepleri 

 

A)ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ

 

a. Zina 


Taraflardan birinin evlilik birliği içindeyken başka cinsten herhangi bir kişiyle kurduğu cinsel birlikteliğe" zina " denilir. Hak sahibi olan eşin, boşanma sebebi olan zinayı öğrenmesinden itibaren 6 ay ya da zinanın gerçekleşmesinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde bu özel boşanma sebebine dayanarak boşanma davası açabilir. 5 yıllık süre içinde taraflardan biri eşinin zina gerçekleştirdiğini öğrenirse çerçeve süre ortadan kalkar 6 aylık süre başlar. Eylem tarihinin üzerinden 5 yılın geçmesiyle birlikte zina öğrenilirse bu sebebe dayanarak boşanma davası açılamayacaktır.

 

Uygulamada zinaya başvurarak boşanma davasını açan bireyler nadirdir. Hem ispatı bakımından hem de taraflar zina eylemini kanıtlayabilmek için anayasal temel hakları bertaraf edebilmekte ve özel hayatın gizliliğinin ihlaline yol açabilecek faaliyetler sergileyebilmektedirler. Bu nedenle zina eylemi meydana geldiğinde taraflar genel boşanma sebeplerinden olan evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine başvurarak boşanma davasını daha hızlı ve temel hukuk mantığına da uygun olacak biçimde bu hukuki çözüm yöntemine başvurabilir.

Zina eylemine dayanarak açılan boşanma davası sürerken ya da dava açılmadan önce  davayı açan taraf, zinayı gerçekleştireni affederse bu durumda hak sahibinin dava açma hakkı düşer. Bu sebebe dayanarak boşanma davası açamayacaktır ancak genel boşanma sebeplerine başvurarak boşanma davası açabilecektir.

 

b. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış

 

Taraflardan birinin diğerine yönelik olarak yaşam hakkına müdahale edilmesi, kendisine kötü davranılması ya da onur kırıcı bir davranışta bulunması hasebiyle boşanma davası açabilir. Hayata kasta örnek olarak; kendisine hukuka uygunluk sebebi olan meşru müdafaa dışında hayatına kasten bir şekilde son vermek istemesi. Pek kötü davranışa örnek verecek olursak; kendisine şiddet uygulaması. Onur kırıcı davranışa örnek olarak da; herkesin içinde kendisini inciten ve şeref ve haysiyetine aykırı beyanlarda bulunması durumlarında dava açılması mümkündür.

 

Boşanma davasını açmaya hakkı olan taraf, boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak 6 ay ve herhalde bu fiillerin üzerinden 5 yılın geçmesiyle birlikte dava açılmazsa kişinin dava açma hakkı düşer. Zinada olduğu gibi bu özel sebepte de affeden taraf tekrar bu sebeplere dayanarak davasını açamayacaktır. Fakat boşanmanın genel sebeplerine başvurmasında bir engel yoktur.

 

c. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

 

Taraflardan biri suçun niteliği önem taşımaksızın bir suç işler ya da haysiyetsiz bir hayat sürdüğü takdirde bu sebeplerden kaynaklı olarak dava açmaya hakkı olan tarafın, bu sayılan fiilleri gerçekleştiren kişiyle hayatını sürdürmesi kendisinden beklenemezse bütün bu sebeplerden mütevellit istediği zaman herhangi bir hak düşürücü süreye tabi olmadan boşanma davasını açabilecektir.

 

Hak sahibinin haysiyetsiz hayat sürmeye dayanarak boşanma davasını açabilmek için eylemi yapanın sürekli bir şekilde fiilini devam ettirmesi gerekir. Örneğin; sadece bir defa alkol kullanan birine yönelik olarak sadece buna dayanarak boşanma davası açılamayacaktır. Devam edilen eyleme eşin katlanamaması gerekir. Ancak bu durumda boşanma davası açılabilecektir.

 

d. Terk

 

Evlilik birliği devam ederken taraflardan birinin, evlilik birliğinden doğan belli başlı yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla eşini terk ettiği zaman ya da haklı bir gerekçesi olmadan aile konutlarına dönmeyen tarafa karşı boşanma davası açılabilecektir.

 

Boşanma davası açılabilmesi için gereken belirli sürelere uymak ve kanunun değindiği neticelerin meydana gelmesiyle birlikte hak sahibi boşanma davası açabilecektir. Gereken husular şu şekildedir:


1)Taraflar arasındaki ayrılığın en az altı ay sürmesi 

 

2)Talebi üzerine hakim ya da noter tarafından ortak konuta dönmeyen ya da ortak konuta haklı sebep olmadan ayrılan veya ortak konuta dönmesine engel olan kişiye yapılan kişiye ihtar çekilebilmesi  için ayrılığın üzerinden dört ay geçmesi

 

3)dört ayın sonunda yapılan ihtarla terk eden eşe noter ya da hakim tarafından iki aylık süre zarfında aile konutuna dönmesi gerektiğini ve dönmemesi sonucunda ne şekilde bir netice ile karşı karşıya kalacağını net bir biçimde anlatılır. 

 

4) İki aylık süre geçtikten sonra hiçbir cevap gelmezse yapılan ihtar sonuçsuz kalırsa bu durumda hak sahibi taraf boşanma davası açabilecektir.


Kısaca anlatmak gerekirse boşanma davası açabilmek için ayrılığın üzerinden 4 ay geçmesi, ihtarın sonuçsuz kalması ihtardan itibaren 2 aylık bekleme süresi bulunmaktadır. 6 ay geçmeden terk sebebine başvurarak boşanma davası açılamayacaktır. Uygulamada çok sık rastlanan bir boşanma sebebi olmamakla birlikte değinmekte yarar var.

 

Hukuk Genel Kurulu  2017/2289 E.  ,  2020/939 K." Mahkemece; koca tarafından açılan terk (TMK.m.164) sebebine dayanan boşanma davası kabul edilerek tarafların bu sebeple boşanmalarına karar verilmiştir. Bu halde, kadının evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla eşini terk ettiği ve usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmediği kabul edilmiş demektir. Bu durumda boşanmaya sebep olan terkte davalı-davacı (kadın) kusurludur. Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz veya az kusurlu olması ise zorunludur. (TMK.m.174/2) Davalı-davacı (kadın), kabul edilen boşanma sebebiyle kusurlu olduğuna göre, lehine manevi tazminata hükmedilemez. Bu husus nazara alınmadan kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. Tarafların Türk Medeni Kanununun 164'nci maddesinde yer alan sebeple boşanmalarına karar verildiğine göre, boşanmaya davalı-davacı (kadın)'ın kusuru ile sebebiyet verilmiş demektir. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden tarafın tam ya da ağır kusurlu olmaması gerekir. (TMK.m.175) Davalı-davacı (kadın) tamamen kusurlu olduğuna göre, lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Koca tarafından açılan boşanma davası kabul edildiğine göre, davada vekille temsil edilen koca yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin gerektirdiği miktarda vekâlet ücreti tayin edilmesi ve koca tarafından yapılan yargılama giderlerinin diğer taraftan tahsiline karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan, "terke zorlayanın koca olduğu" gerekçesiyle vekâlet ücreti tayinine yer olmadığına karar verilmesi ve yargılama giderlerinin de üzerinde bırakılması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir,...”


e. Akıl hastalığı

 

Akıl hastalığı temel olarak evlenmeye engel bir neden değildir. Fakat TMK mevzuatında yer alan mutlak butlan nedenleri kanun koyucu tarafından sınırlı sayıda düzenlenmiştir. Bu sebeplerin içinde yer alan evlenmeye engel oluşturabilecek akıl hastalıkları bulunduğu takdirde evlenme gerçekleşemez. Bu açıklamalar neticesinde sağlık kurulu raporu sonucunda akıl hastalığı evlenmeye engel bir durum olmamasından dolayı taraflar evlendikten sonra akıl hastası olan tarafın durumu ciddileşir ya da evlenmeden önce veya evlilik sırasında herhangi bir sağlık sorunu olmayan tarafın sonradan hastalığının geçmesine olanak bulunmadığı sağlık kurulu raporuyla ispatlandığı ve bu durum diğer eş için evliliğin yürütülmesini çekilmez hale getirecekse bu sebebe dayanarak boşanama davası açılmasında herhangi bir engel bulunamamaktadır.

 

B)GENEL BOŞANMA SEBEPLERİ

 

Her somut olayın koşullarına göre genel boşanma sebeplerinin içeriği değişebilmekte ve sınırsız sayıdaki neden ile boşanma davası açılabilmektedir.

 

a. Evlilik birliğinin temelden sarsılması 

 

Taraflar arasında meydana gelen sorunlar artık ortak hayatın sürdürülmesi kendilerinden beklenemeyecek derecede sarsılması söz konusu olursa bu durumda taraflardan her biri boşanma davasını açabilir. Hakim, her somut olayı ayrı ayrı ele alarak boşanma nedenini incelemesi gerekir. 

 

Hukuk Genel Kurulu 2017/2721 E., 2020/1038 K."Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü, somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş olması nedeniyle evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime çok geniş takdir hakkı tanımıştır. Bu bağlamda evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açan davacının, davasının kabul edilerek, boşanma kararı elde edebilmesi için iki koşulun gerçekleştiğini kanıtlamış olması gerekir. Bunlardan ilkinde davacı; kendisinden, evlilik birliğinin devamı için gereken “ortak hayatın sürdürülmesi” olgusunun artık beklenmeyecek derecede birliğin temelinden sarsıldığını, ikinci olarak “temelden sarsılmanın” karşı tarafın kusurlu davranışları sonucu gerçekleştiğini ispatlamak zorundadır."

 

b.Anlaşmalı boşanma 

 

Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için kanunda sayılan belli şartların somut olayda vuku bulması gerekmektedir. Bu şartların oluşmasıyla birlikte hakim boşanmaya karar vermek zorundadır. Bu unsurlar şu şekildedir:

 

1)Evlilik birliğinin en az 1 yıl sürmüş olması


2)Evliliğin sona ermesine yönelik olarak eşler arasında imzalanan boşanmaya ilişkin protokol olması


3)Eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin açtığı davayı diğer tarafın kabul etmesiyle birlikte anlaşmalı boşanma davası açıldıktan sonra bu şartların sağlanmasıyla boşanmaya kesin olarak hüküm kururlur.

 

Hakim, boşanmaya hükmedebilmesi için tarafları bizzat dinleyerek iradelerini özgür bir şekilde açıkladıklarına kanaat getirmesi ve taraflarca imzalanan protokolü eşlerin mali durumlarını ve çocuklarla olan kişisel münasebet tesisini kabul etmesi gerekmektedir.

 

c. Ortak hayatın kurulamaması

 

Taraflar kanunda yazılan herhangi bir boşanma sebebine dayanarak boşanma davası açtıkları zaman hakim tarafından boşanmaya hükmedilmeyerek dava reddedilebilir. Bu durumda verilen kararın kesinleşmesi üzerinden 3 yılın geçmesi ile birlikte ortak hayatın kurulması mümkün olmazsa taraflar boşanmanın genel sebeplerinden olan evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenine dayanarak tekrardan boşanma davası açabilmektedir.

 

BOŞANMA DAVALARIMIZDA KUSUR NEDİR VE NASIL İSPATLANIR ?

 

Taraflar arasında kurulan evlilik birliğinin tamamen sona erdirilebilmesi için boşanma davası sürecinde taraflar birbirinin kusurlu olduklarını ispatlamaya çalışırlar. Bu husus özellikle evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebinde daha çok karşılaşılan bir durumdur. Kusur, taraflardan birinin haksız davranışın kendisine yüklenip yüklenememesi halidir. Karşı tarafın kusurunu ispatlayan taraf lehine boşanmaya hükmedilmesi, kişi için maddi ve manevi tazminat talebinin söz konusu olduğu hususlarda önem taşıyacaktır.

 

Özel boşanma sebeplerini, genel boşanma sebeplerinden ayıran fark bu nokta karşımıza çıkmaktadır. Eşler, özel boşanma sebeplerinden birine dayandıkları zaman karşı tarafın kusurlu olduğunu ispatlamak zorunda değildir sadece boşanma konusunu oluşturan özel boşanma nedeninin gerçekleştiğine yönelik olarak delillerini sunması yeterli olacaktır. Örneğin; zina sebebine dayanan kişi zinanın gerçekleştiğine yönelik ispat yükü altında olacaktır karşı tarafın kusurlu olduğunu ispatlayamadığı takdirde hakim, boşanmaya karar veremeyecektir. Fakat genel boşanma sebebine dayanan eşin, karşı tarafın kusurlu olduğunu da ispatlaması gerekmektedir. İspatlayamadığı durumda hakim tarafından boşanmaya hükmedilmiş olsa da  tazminat talebinde bulunamayacaktır. Örnek vermek gerekirse, evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davasını açtıysak bu durumda taraflar birbirlerinin kusurlu olduklarını ispatlamaya çalışacaklardır.

 

Hukuk Genel Kurulu 2017/2721 E., 2020/1038 K."yerel mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu belirtilerek her iki davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmiştir. Karar; taraflarca kusur belirlemesi ve boşanmanın mali sonuçlarına yönelik temyiz edilmiş olup, boşanma bölümü yönünden temyiz edilmeyerek kesinleşmiş ve taraflar boşanmışlardır. Özel Dairece tarafların kusur belirlemesine yönelik temyiz itirazları ise; ortak çocuğa karşı işlendiği iddia edilen cinsel istismar olayına ilişkin ceza davası sonucunun eldeki davada kusur durumunu etkileyecek olması nedeniyle bekletici mesele yapılması gerekçesiyle karar bozulmuştur. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; erkek eşin ortak çocuğa karşı nitelikli cinsel istismar suçu nedeni ile yargılandığı ve dosyanın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere maddi bir olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlayacağı gözetilerek, yerel mahkemece, aynı yönlere işaret eden Özel Daire bozma kararına uyulmasına, ceza davasının sonucunun beklenilmesi ile o davada tespit edilen maddi olgular çerçevesinde dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilerek tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda kusur dereceleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken, isabetli bulunmayan gerekçe ile direnme kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir."

 

BOŞANMA DAVALARIMIZDA TALEP EDİLEN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT

 

Hukuki bir ilişki kurulduktan sonra taraflar arasında meydana gelen uyuşmazlıklar neticesinde tazminat sorumluluğu gündeme gelir. Tazminattan bahsedebilmemiz için;

 

1)Yaptığımız hareketin hukuk düzeninde haksızlık taşıması,


2) Gerçekleştirdiğimiz hareket sonucunda bir zararın meydana gelmesi, 


3)Sebebiyet verdiğimiz zarar ile hareketimiz arasında bir neden-sonuç ilişkisini kurabilmemiz ve


4)Neticenin gerçekleşmesinde kusurlu hareketimizden kaynaklı olarak meydana gelmiş olması gerekmektedir.

 

Bu unsurların bir araya gelmesiyle birlikte tazminat alabilmemiz mümkün hale gelebilir. Aile hukukunda da bir hukuki ilişkiden söz etmemiz mümkündür. Maddi tazminat talep edebilmek için bu hukuki ilişkiden dolayı zarar görenin kusursuz olmamız ya da karşı taraftan daha az kusurlu olması gerekecektir. Manevi tazminat talep edebilmesi için de vuku bulan olaylardan dolayı tazminat talep edenin kişilik hakklarının zarar görmüş olması gerekmektedir.

 

Örnek yargıtay kararımız şu şekildedir. 2. Hukuk Dairesi  2021/6389 E.  ,  2021/7152 K. "1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre erkeğin tüm, kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yersizdir.


2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir."

 

2. Hukuk Dairesi 2021/1300 E., 2021/2560 K"Mahkemece taraflarca karşılıklı olarak açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davalarında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının erkeği küçük gördüğü ve aşağıladığı, davalı-karşı davacı erkeğin ise kadına "Melek evlensin senden boşanacağım" dediği gerekçesiyle, tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece erkeğin belirlenen ve kesinleşen kusurlu davranışı yanında, kadına ve ortak çocuk Melek'e fiziksel şiddet, ekonomik şiddet ve psikolojik şiddet uyguladığı, yine kadına hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Buna göre tarafların belirlenen ve gerçekleşen kusurları dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin kadına nispeten ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere; boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı-karşı davacı erkek ağır kusurlu olup bu kusurlu davranışlar aynı zamanda davacı-karşı davalı kadının kişilik haklarına zarar verici niteliktedir. TMK 174/1-2 madde koşulları kadın yararına oluşmuştur. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek kadın yararına uygun miktarlarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak bu taleplerin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir."


BOŞANMA DAVALARIMIZDA VELAYET

 

Velayet hususu boşanma davalarında en önemli konular arasında yer almaktadır. Taraflar, çocukların velayetini boşanma davaları ile birlikte talep edebilecekleri gibi dava sona erdikten sonra da talep edebilirler. Velayet davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleri olmaktadır. Çocuk bir şeyleri anlayabilecek durumdaysa psikolog eşliğinde onun da fikri alınarak karar verilir.

 

Velayette en temel esaslar çocukların eğitim, öğretimleri, korunmaları, bakınmaları, çocukla kişisel ilişki kurulması gibi konular teşkil etmektedir. Velayet, kamu düzeninden sayıldığından mahkeme tarafından resen araştırma ilkesi devreye girer ve mahkeme tarafından "çocuğun üstün yararı" göz önüne alınarak bu doğrultuda bir karar verilmeye çalışılır. Evlilik birliğinde 18 yaşından küçük olan çocuklar bulunduğu durumda hakim boşanmaya karar verirken çocuğun velayeti hususunda da bir karar vermek zorundadır. Hakim çocuğun velayetini taraflardan birine verebileceği gibi her ikisinin de velayet sahibi olmasına yani ortak velayet tesisine hükmedebilir ya da taraflardan her ikisine de velayet hakkı tanımayıp çocuğa vasi de tayin etme yoluna başvurabilir. Hakim, her somut olayın koşullarına göre karar verecektir.

 

BOŞANMA DAVALARIMIZDA NAFAKA

 

Türk Medeni kanunumuzda yazılan şartların gerçekleşmesiyle birlikte evlilik birliği devam ederken ya da evlilik birliğinin sona ermesinden sonra ayrıca bir dava açılmak üzere nafaka talep etmek mümkündür. Hukukumuzda nafaka türleri;

 

1)Tedbir nafakası


2)İştirak nafakası


3)Yoksulluk nafakası olmak üzere üçe ayrılmaktadır. 

 

Mahkeme nafakaya hükmederken eşin mali gücünü, sosyal ve ekonomik durumunu göz önünde bulundurarak hakkaniyet ölçüsünde karar verir. Eşin, yoksulluk nafakasını diğer eşten talep edebilmesi için boşanma gerçekleştiğinden dolayı yoksulluğa düşmüş olması ve kusurunun da karşı taraftan daha az olması gerekir ki nafaka talep edebilelim. Boşanma davamız devam ederken dava süresi boyunca da belli miktardaki paranın tedbir nafakası olarak mahkemeden talep etmemiz mümkün. Nafaka taleplerinde hak kaybına uğramamak adına bir avukat vasıtasıyla nafaka talep etmek hak kaybına uğramamıza engel olacaktır.

 

Hakim, tedbir nafakasına boşanma davası devam ederken çocuk lehine karar verdiği bir nafaka iken, boşanma davası sonuçlandıktan sonra çocuk lehine iştirak nafakasına hükmederken boşanmanın gerçekleşmesinden ötürü yoksulluğa düşen eşin karşı taraftan kusurlu olmaması durumunda onun lehine de yoksulluk nafakasına hükmeder.

 

2. Hukuk Dairesi 2021/2385 E.  ,  2021/3567 K."Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). Yine boşanma veya ayrılık vukunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür (TMK. M. 182). Bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir. Tarafların müşterek çocuğu ..., 19.10.2017 tarihinde, dava açıldıktan sonra dünyaya gelmiştir. Çocuğun doğduğu tarihten itibaren tedbir nafakasına, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir."

 

2. Hukuk Dairesi   2020/6227 E.  ,  2021/1502 K."Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre müşterek çocuk Arya Masal'ın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece, davalı-davacı kadının yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına ve toplanan diğer delillere göre davalı-davacı kadının ev hanımı olduğu ve babasına ait evde oturduğu, kira vermediği, Kuşadası'nda arsa vasfında bir yazlığı, İstanbulda depolu dükkan vasfında bir taşınmazı bulunduğu görülmekle, bu taşınmazların değerinin ve taşınmazlardan kira geliri bulunup bulunmadığının araştırılarak, kadının mal varlığının kendisini yoksulluktan kurtaracak değerde olup olmadığının tespiti ve sonucuna göre yoksulluk nafakası (TMK m. 175) istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile karar verilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir."

 

BOŞANMA DAVALARINDA GÖREVLİ MAHKEMEMİZ

 

Görev, hukuki bir olayın konu olarak hangi görevli mahkememizin bakacağı ile ilgili bir meseledir. Görev konusunda bir sorun çıktığı zaman yapmamız gereken ilk şey boşanma davasını açtığımız mahkemeye yazılı ya da sözlü olarak itiraz etmemizdir. Taraflar davanın her aşamasında görev itirazında bulunabilirler. Davayı açtığımız mahkemedeki hakim de davanın her aşamasında kendiliğinden araştırma ilkesine dayanarak görevsizlik kararı verebilir.

 

Konularına göre mahkemeler ikiye ayrılmaktadır. Bunlar:

 

1)Özel Görevli Mahkemeler


2)Genel Görevli Mahkemeler 

 

 Özel görevli mahkemelerimiz sadece belli başlı konulara bakarken, genel görevli mahkemelerimiz ise konu ayrımına gitmeyerek her türlü uyuşmazlığa bakabilmektedir. Aile mahkememiz belli konulara baktığı için özel görevli bir mahkeme olup temel olarak boşanma davalarımızı aile mahkemelerinde açmaktayız.

 

BOŞANMA DAVALARINDA YETKİLİ MAHKEMEMİZ

 

Yetki, hukuki sorunlarımızın hangi yer mahkemesinin bakacağı ile ilgili bir meseledir. Yanlış yer mahkemesinde davayı açtığımız takdirde dava dilekçesinin tebliğinden cevap dilekçesinde ve iki haftalık cevap süresi içinde mahkemenin aslında yetkili olmadığına yönelik itiraz hakkımızı kullanarak boşanma davasını açtığımız mahkemeye verilen dilekçeyle itirazımızı ileri sürebiliriz. Bu yetki itirazını kabul eden mahkeme dosyayı yetkili mahkemeye gönderecektir. Bu hususu ileri sürmediğimiz takdirde davanın açıldığı mahkeme kendiliğinden yetkili hale gelmiş olacaktır bu da aleyhimize bir mağduriyet yaşamamıza yol açabilecektir. Boşanma davalarında yetkili mahkememiz, eşlerden herhangi birinin ikametgah adresi veya boşanma davasını açmadan önce eşlerin son defa 6 ay birlikte oturdukları yer mahkemesinde davalarını açabilecektir. Kesin yetki söz konusu olmadığı için taraflar istedikleri yer mahkemesinde boşanma davasını açabilecektir.

 

Web sitemizde yer alan tüm veriler Mete Hukuk ve Danışmanlık Bürosuna aittir. İzinsiz kullanım halinde yasal süreç başlatılacaktır.